-
1 almak
vt1) nehmenboşa \almak auto den Gang (he) rausnehmenbir şeyi hafife \almak etw auf die leichte Schulter nehmenhava \almak leer ausgehenal benden de o kadar! ( fam) ( ben de aynı düşüncedeyim) ganz meine Meinung!, das meine ich auch!haber \almak eine Nachricht erhalten3) holen( derin) soluk \almak (tief) Atem holenönlem \almak Maßnahmen ergreifen [o treffen]bir şeyi ele \almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifenbirinden kan \almak jdm Blut abnehmen [o abzapfen]bir bacağını aldılar sie nahmen ihm ein Bein abyerini \almak seinen Platz einnehmen8) ( biçim) annehmenbelli bir biçim \almak eine bestimmte Form annehmenbir şey biçim alıyor etw nimmt Form [o Gestalt] an9) sport belegenbirinciliği/ikinciliği/üçüncülüğü aldı er belegte den ersten/zweiten/dritten Platzdemir \almak den Anker lichtenbir sayının karekökünü \almak die Wurzel aus einer Zahl ziehen, eine Zahl radizieren12) ağır yara \almak schwere Verletzungen davontragen13) (satın \almak) kaufen -
2 haber
haber Nachricht f, Meldung f; Mitteilung f;haber ajansı Nachrichtenagentur f;-diğini haber almak erfahren, dass …;haber atlamak eine Nachricht verfehlen/auslassen;haber çıkmamak nichts verlauten lassen;-e haber etmek jemanden informieren, unterrichten;haber geçmek Nachricht durchgeben;-e haber uçurmak jemandem umgehend Bescheid geben; fam jemandem etwas stecken;-i -e haber vermek jemandem etwas (A) mitteilen; jemanden benachrichtigen; melden (A); informieren (-e … hakkında jemanden über A); ein Anzeichen sein (-i dafür, dass …);habere göre dem Vernehmen nach;-den haberi olmak wissen von; unterrichtet sein von; im Bilde sein;kara haber Trauernachricht f; Hiobsbotschaft f;bugün ne haber var? was gibt’s heute Neues?;haber ver! oder haberlerini yolla! lass von dir hören!;(-den) ne haber? wie steht’s (mit)? -
3 haber
haber s1) Ahnung fçırağın bir şeyden \haberi yok der Lehrling hat keine Ahnungsanattan \haberi yok er hat keine Ahnung von Kunst2) Nachricht f, Botschaft f\haber almak eine Nachricht erhaltendün akşam/sabah geldiğinizi \haber aldık wir haben erfahren, dass Sie gestern Abend/Morgen gekommen sind\haber vermek benachrichtigen; ( bildirmek) mitteilen; ( belirtisi olmak) ein Anzeichen seinbirine \haber vermek jdn benachrichtigeniştahsızlığı ve yorgunluğu yakında hasta olacağını \haber veriyordu seine Appetitlosigkeit und seine Müdigkeit waren Anzeichen dafür, dass er bald krank würde\haber atlamak eine Nachricht auslassen4) Bescheid m\haber vermeden ohne Bescheid zu gebenbirine bir şeyi \haber vermek jdm über etw Bescheid gebenbana yarın \haber verebilir misin? kannst du mir morgen Bescheid geben?bir şeyden \haberi olmak über etw Bescheid wissen\haberim var ich weiß Bescheid\haberin olsun! damit du Bescheid weißt!bundan \haberin var mı? weißt du darüber Bescheid? -
4 duymak
vt1) ( işitmek) hörenne dediğinizi duyamadım ich habe Sie akustisch nicht verstanden2) ( haber almak) hören, erfahrenacı/ferahlık/pişmanlık \duymak Schmerz/Erleichterung/Reue empfinden -
5 öğrenmek
vt1) lernen, erlernenmarangozluk \öğrenmek die Tischlerei erlernen2) ( haber almak) erfahren, in Erfahrung bringen -
6 etraf
etraf [ɑː] Umgebung f; Umkreis m; Milieu n, (die) menschliche Umgebung;etrafa haber vermek etwas ausposaunen;-in etrafını almak sich sich scharen (um A);-in etrafında (dört) dönmek um jemanden herumscharwenzeln;etrafına toplamak um sich scharen;-in etrafında um (A), um … (A) herum; fig über (A) -
7 kara
kara1 Land n; Festland n; Erd-;kara birlikleri Heerestruppen f/pl;kara iklimi Landklima n;karadan auf dem Landweg; zu Lande;karaya ayak basmak, karaya çıkmak an Land gehen, landen;karaya oturmak auflaufen, stranden;karaya vurmak an Land gespült werdenkara2 schwarz; dunkel(häutig); fig unheilvoll, bös, finster, schwarz;kara gün dostu Freund m in der Not;kara haber Hiobsbotschaft f;-i kara listeye almak fig auf die schwarze Liste setzen;kara para schwarzes Geld;kara yağız schwarzbraun; fig kräftig, stämmig;kara(lar) bağlamak (oder giymek) sich schwarz kleiden, Schwarz tragen
См. также в других словарях:
haber almak — kendisine bildirilmek, öğrenmek, bilgi edinmek Sizden haber almayalı bir seneden fazla oldu . P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun kulaktan haber almak — uzaktan uzağa haber almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyum almak — bir konu hakkında haber almak, bilgi edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İHBAR — Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. (Bak: Ahbâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
istihbar etmek — haber almak, duymak, öğrenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİŞMAM — Koklamak. Kokusunu almak. * Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak. * Uzaktan haber almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
işitmek — i 1) Kulakla algılamak, duymak Doktorun sesini işitince koştu, yanakları kırmızı, gözleri parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Haber almak 3) nsz Kendisine söylenilmek Gayet sert bir adam olan hesap hocasından boyuna azar işitiyordu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğrenmek — i 1) Bilgi edinmek Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. B. Felek 2) Bellemek 3) nsz Yetenek, beceri kazanmak Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti. R. H. Karay 4) Haber almak Hüseyin, ayrılma… … Çağatay Osmanlı Sözlük